Fotoğraf Gregory Colbert
Arkadaşlarımın birkaçı yanıma gelerek: “Fakir öğrenciler
için yurt binası yapıyoruz yardım toplayalım” dedi.
Tekliflerini kabul ettim ve ertesi gün, zenginliğinden
dolayı "Ağa" lakabıyla tanınan bir iş adamını aradım.
Para istediğimi anlayınca:
-Gerekeni yaparız dedi. Gel de görüşelim.
Büyük bir hevesle bürosuna gittim ve sekreterinden izin alıp
odasına girdim. Bina hakkında verdiğim bilgileri dinledikten sonra, cebinden
bir on bin liralık çıkarıp:
-Buyur dedi. Bizimde katkımız olsun.
Şaşırmıştım. Ama yine de işi pişkinliğe verip:
-Sondaki sıfırlar biraz az olmadı mı? Dedim. Hiç olmazsa on
milyon vereceğinizi tahmin etmiştim.
Pek aldırmamış görünerek:
-Şimdilik bu kadar yetsin, dedi. Toplu konut sitesi için yer
almam gerektiğinden fazla açılamıyorum.
“Ne kadar lazım?” Diye sordum.
“İki yüz dönüm kadar” dedi. Bu işi becerir ve planladığım
arsaları kapatırsam, vakfınıza on milyon bağışlarım. Eğer binaya ismimi
verirseniz bu miktarı daha da artırabildim.
Teklifini ister istemez kabul ettikten sonra el sıkışıp
ayrıldık ve kısa bir süre sonrada inşaata başladık. Bu arada para sıkıntısı
çektiğimizden ağayı bol bol hatırlıyor ve aldığı yerlerin kaç dönüme ulaştığını
takip ediyorduk.
Altı ay kadar sonra yardımcısına telefon ettiğimizde:
-Ağanın yeri, çoğu göl kenarında olmak üzere yüz yirmi
dönüme ulaştı, dedi. Şimdi sıra yolun bitişiğindeki ormanlık bölgeye geldi.
İnşaatın kabasını tamamladığımızda, adamı tekrar aradık.
-Ağanın yeri göl kenarında ve çam ağaçları arasında olmak
üzere yüz elli dönüme çıktı, dedi. Birkaç ay sonra iş tamamlanır.
On milyona kavuşmak ümidiyle adama bir daha telefon
ettiğimizde:
-Ağanın yeri bir servi ağacı altında
olmak üzere 2 metreye indi dedi. Geçen hafta öldü, duymadınız mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.