Öykü, yüzyıllar
önce gözlemlenen bir olayı anlatır. Bir derviş, araştırma yapmak için bir köye
gitmişti. Önce o köyün mezarlığına gitti. Çünkü kültürlerin, yaşam kalitesinin
böyle yerlerde gizli olduğuna inanıyordu. Gözleri, mezar taşlarındaki rakamlara
takıldı. Mezar taşlarında 5, 522, 386, 12.532, 4979, 7 gibi birbirleriyle hiç
de bağlantısı olmayan rakamlar vardı. Uzun uzun düşündü derviş; fakat bu
rakamların sırrını çözemedi.
Derviş, köyün en
bilge kişisine gitti ve ona bu rakamların anlamını sordu ve devam etti:
"Bu rakamlar saat midir, ay mıdır, yıl mıdır? Ne anlatır bu rakamlar Allah
aşkına?"
Bilge kişi
gülümseyerek, "Bizler bebeklerimiz doğduğu zaman, bellerine bir ip
bağlarız." dedi, "Hayatı boyunca yaptığı her iyilik için o ipe bir
düğüm atarız. İnsanlar öldükten sonra da belindeki düğümleri sayar, düğümlerin
sayısını mezar taşına yazarız."
Bilge kişi
karşısındaki dervişin bir şey anlamadığını görünce açıklamasını sürdürdü:
"Böylece onun, ne kadar yaşamış olduğunu anlarız. Çünkü aslında yaşamak
insanlara yapılan iyiliklerle ölçülür."
Düşünün ki bizim belimizde de bir "ip" var.
Ölünce acaba kaç düğüm çıkar bizim ipimizden?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.