“Aklı kesmek” deyimini duymuşsunuzdur… Bu, bir işe girişmeden önce, onu yapmak akıl gücünün ve kabiliyetlerinin elverişli olup olmadığım tartmak ve hesaplamak gerektiğini belirtmek için söylenen bir deyimdir.
Bilindiği gibi,
halk arasında Lokman Hekim diye ün salan meşhur bilgin ve filozof Ebu Ali
Hüseyin İbn Sina aslen Belh şehrine yerleşmiş bir Türk ailesinin çocuğudur.
Samani Devleti’nin başkenti olan Buhara yakınlarındaki Efşene kasabasında
doğdu. On yaşında Kur’an’ı ezberledi, 18 yaşına kadar devrinin bütün
bilimlerini okuyup en yüksek dereceyi buldu. En çok tıp dalına merak etti.
Yüzden fazla eseri olup Doğu ve Batı dillerinin hepsine tercüme edilmiştir.
Eserlerin pek çoğu tıp, fizik ve astronomiye aittir. İbn Sina, tahsil hayatının
ilk çağlarında riyaziye denilen matematik derslerini pek kavrayamamıştı.
Bir gün kırda
gezerken bir kuyu gördü. Kuyunun ağzında mermerden oyulmuş, çember şeklinde bir
bilezik vardı. Kuyu ağzının büyüklüğüne göre yapılmış ve konulmuş olan bu taşa
dikkatle baktı, mermer bileziğin iç tarafları, kova ipinin sürtüşmesiyle sanki
oluk oluk oyulmuş ve kesilmiş gibiydi. Kovanın bağlı bulunduğu urgan, kuyu
dibine her iniş ve çıkışta bu mermere sürte sürte onu aşındırmış ve nerede ise
kesecek kadar derin oluklar vücuda getirmişti… Büyük bilgin daha çocuk yaşta
idi, fakat bu olay ona çok tesir etmişti. Derin derin düşündü ve şöyle dedi:
Urgan gibi yumuşak bir cisim nasıl oluyor da mermer gibi en sert ve çetin bir
taşı böyle kesiyordu?
Demek ki
herhangi bir işte azmetmek, çaba harcamak, sabır, sebat ve direniş göstermek
başarının temeliydi.
‘Urgan mermeri
nasıl kesmiş ise, benim aklım da matematik derslerini aynı şekilde ve zaman
harcayarak kesebilir.’ diye düşünen İbn Sina o günden sonra matematik
derslerine büyük bir sebat ve dikkatle sarıldı ve sonunda muvaffak olup eserler
yazdı.
Bir rivayete
göre dilimizdeki “Aklın kesiyor mu?” deyiminin de bu olaydan geldiği
söylenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.