Bir kral "Eğer bir işe ne zaman başlayacağımı; kimi dinleyeceğimi ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu
bilseydim, girdiğim her işi başarırdım” diye düşünmüş.
Kral bu fikrini halkına bildirir. Uzun süre saraya bilgeler gelir, fikirler
söylenir ancak kral hiçbir fikri beğenmez. Bu sıralar kral dağda yaşayan
bilgeden haberdar olur. Doğru zaman, doğru kişi ve doğru işin ne olduğunu
bilgeye sormak için yola koyulur.
Dağdaki bilgenin evine yaklaştıklarında kral muhafızlarından ayrılır ve
bilgenin yanına tek başına gider. Kral bilgeye "Ey bilge, size üç sorunun cevabını
sormak için geldim. Doğru şeyi doğru zamanda yapmayı nasıl öğrenebilirim? En
fazla muhtaç olduğum, dolayısıyla diğerlerinden fazla ilgi göstermem gereken
insanlar kimdir? En önemli ve her şeyden önce kendimi vereceğim işler
nelerdir?" diye sorar.
Bilge kralı dinler ama cevap vermez. O sırada bilge bahçede çiçek dikmek
için toprağı kazıyordur. Kral bilgenin yorulmuş olduğunu görür ve ona yardım
eder. Kral soruyu tekrarladığında bilge; "Buraya koşarak birisi
geliyor" der. Gerçekten de karşı taraftan koşarak bir yaralı adam geliyordur.
Kral adamı tanımasa da yarasını sarar ve onunla ilgilenir. Yarasını pansuman
yapar ve gece boyu başında bekler. Gün geçmiş sabah olmuştur. Yaralı adam
uyandığında kraldan af diler. Kral "Sizi
tanımıyorum, üstelik affedilecek bir şey yapmadınız ki" der.
Yaralı adam “Siz benim abimi astırmıştınız. Bende sizi öldürmek için vakit
kolluyordum. Burada olduğunuzu öğrendim ve sizi öldürmeye geldim. Ancak
muhafızlarınız beni tanıdı. Onlardan kaçmaya çalışırken yaralandım. Siz ise
benim yaramı sardınız” diyerek kraldan bir kez daha af diler. Kral böylece bir
düşmanının dostluğunu kazandığına sevinmiş aynı zamanda da adamı affetmiştir.
Ancak kral üç sorusunun cevabını alamamış bir vaziyette bilgeye soruları tekrar
sorar. Bu sefer bilge sessizliğini bozar ve cevap verir; "Dün eğer bana
yardım etmeseydin, gidecek ve şu adamın saldırısına uğrayacaktınız. Yani en
önemli vakit, bana yardım ettiğin vakitti; en önemli kişi bendim ve en önemli
işiniz bana iyilik yapmaktı. Daha sonra bu adam yanımıza koşarak geldiğinde, en
önemli vakit onunla ilgilendiğiniz vakit oldu. Çünkü eğer onun yaralarını
sarmasaydınız, sizinle barışmadan ölecekti. Dolayısıyla en önemli kişi oydu, en
önemli iş de onun için yaptıklarınızdı."
Şu gerçeği unutmayın: Tek önemli vakit vardır, içinde
bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden
bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur, zira hiç kimse bir
başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez ve en
önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü iyilik mutluluğun anahtarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.