Fransa’da,
ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı
yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir. Görevli, ilk işçiye
yaklaşır ve sorar:
“Ne
yapıyorsun?”
“Nesin
sen, kör mü?” diye öfkeyle bağırır işçi. Bu parçalanması imkânsız kayaları
ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum.
Cehennem sıcağında kanter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden
beter...”
Görevli
hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar:
“Ne
yapıyorsun?”
İşçi
cevap verir: “Kayaları mimari palana uygun şekilde yerleştirebilmeleri için,
kullanılır şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır bazen de monoton bir iş, ama
karım ve çocuklarım için para gerekli sonuçta bir işim var. Daha kötü de
olabilirdi.”
Biraz
cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.
“Ne
yapıyorsun?” diye sorar.
“Görmüyor
musun?” der işçi kollarına gökyüzüne kaldırarak ‘’Bir okul yapıyorum.”
Bu hikâyenin enteresan tarafı her üç işçinin de aynı işi yapıyor
olmaları. Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır. Bu gün hava biraz
bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi? Güllerin dikeni mi vardır, dikenli dalların
gülleri mi? Bardağın yarısı boş mudur, yarısı dolu mu? Yoksa bardak olması
gerekenin iki katı büyüklükte midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.