Fotoğraf; Mathieu Capdeville
Bir zamanlar Ayaz adlı bir köle varmış.
Takdir bu ya, köle bir gün Sultan Mahmud'un kölesi olmuş. Sultan, köleyi
taşıdığı asil karakteri sebebiyle çok sevmiş. Derken Sultan'ın öylesine
itimadını kazanmış ki bütün sultanlığın haznedârı tayin edilmiş ve en kıymetli
ve zarif mücevherler, taşlar ona emanet edilir olmuş.
Bu gelişmeyi gören saraylılar ise durumdan
pek rahatsız olmuşlar. Hasetleri ve kibirleri yüzünden sözüm ona basit bir
köleye böyle bir mevki verilmesini ve kendi rütbelerine çıkarılmasını bir türlü
hazmedememişler. Bu duygular içinde özelikle Sultan yakınlardaysa ondan gün
geçtikçe daha çok şikâyet etmeye başlamışlar ve asil ruhlu kölenin itibarını
zedelemek için ellerinden geleni yapmışlar.
Sultanın huzurunda bir saraylının bir diğer
saraylıya şöyle dediği duyulmuş: "Köle Ayaz'ın sık sık hazineye gittiğini
biliyor musun? Aslında her gün gidiyor; hatta izinli günlerinde bile gidip
orada saatlerce kalıyor. Onun mücevherlerimizi çaldığından adım gibi
eminim" Sultan kulaklarına inanamamış. "İşin aslını kendi gözlerimle
görmeliyim" demiş. Böylece o da hazine dairesine gidip Ayaz'ı gözlemek
istemiş. Duvara küçük bir delik yaptırıp içinde olanları seyretmeye
hazırlanmış.
Ayaz hazine dairesine bir daha ki sefer
geldiğinde Sultan dışarıda beklemeye koyulmuş. Kölenin sessizce içeri girdiğini,
kapıyı kapattığını ve sandığa gittiğini görmüş. Köle Ayaz, sandığın önünde diz çökmüş
kapağı usulca kaldırmış ve içinden bir şey çıkarmış. Orada sakladığı küçük bir
bohçaymış bu. Bohçayı öpmüş alnına koymuş ve sonrada açmış. İçinden çıkan
köleyken giydiği yırtık pırtık bir elbise!
İşte köle Ayaz saraylı giysilerini çıkarmış
bu elbiseyi giymiş ve sonra aynanın karşısına geçmiş. Kendi kendine: "Daha
önceleri bu elbiseyi giydiğin zamanlar kim olduğunu hatırlıyor musun?"
diye sormuş. "Bir hiçtin sen... Satılacak bir köleydin ve Allah Sultanın
eliyle sana rahmetinden belki de hiç hak etmediğin nimetler lütfetti. İşte Ayaz
şimdi buradasın ama asla nereden geldiğini unutma! Çünkü mal mülk insanın
hafızasını uçurur unutuluşlara sürükler. Şimdi sen de nimetçe senden aşağı
olanlara kibirle bakma ve daima hatırla Ayaz hatırla! " Sandığı kapatmış
kilitlemiş ve sessizce kapıya doğru yürümüş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.